19 Ağustos 2014 Salı

Yorum:Yüz Bin Krallık | N.K.Jemisin

''Ya iki ruhun olduğunu keşfetseydin?''

Kitap:Yüz Bin Krallık
Yazar:N.K.Jemisin
Yayınevi:Dex Yayınları
Sayfa Sayısı:400
Tür:Fantastik
Puan:4/5
Ya iki ruhun olduğunu keşfetseydin?Tanrılar ve faniler, güç ve aşk, ölüm ve intikam. O, hak ettiği mirası ve intikamını alabilecek mi?
Yeine, Kuzey Tepeleri'ndeki vahşi Darr halkının reisi. Annesi hanedanın merkezi Gökşehir'e çağırıldıktan kısa süre sonra gizemli bir şekilde öldü. Yeine'in matemi sürerken tüm evreni yöneten büyükbabası Kral Dekarta Yeine'i varisi ilan etti. Ama Yüz Bin Krallık'ın hükümdarı olabilmek hiç de kolay değil. Yeine kendini çok güçlü rakiplerle, Tanrılar ve yaratıklarla dolu zorlu bir mücadelenin içinde buldu.
Yeine'in tek istediği annesini kimin öldürdüğünü bulmak ve intikamını almak. Bunun için de Göksel Üçlü'nün neden savaştığını çözmesi gerekiyor. Karanlık Tanrı Nahadoth, Aydınlık Tanrı Itempas ve Alacakaranlık Tanrısı Enefa ona bu mücadelede hem yardımcı hem de düşman olacak, Yeine Tanrılara bile güvenmemeyi öğrenecek. Aşk, Yeine'i hiç beklemediği bir anda kıskıvrak yakalayacak ve kabullenmesi zor gerçeklerle yüz yüze getirecek.

Merhabalar! Haftalar sonra tekrar bir kitap yorumu ile bloga geri dönmeye hazırlanıyorum yavaş yavaş. Geçtiğimiz haftalarda gerek canımın hiçbir şey yapmak istememesi yüzünden gerek de bir haftalık tatile çıkmam yüzünden bir sayfa bile kitap okuyamadım ne yazık ki. Ama tüm engellere rağmen yaklaşık 3 hafta sonra tekrar buradayım. Yatağıma kuruldum, laptopumu kucağıma aldım, gözlüğümü taktım ve yaklaşık 15 dk önce bitirdiğim kitabımı da yanıma alarak yeni bir yorum yazmak için hazırım.

-Yorum-
Kısa bir hazırlık paragrafında sonra yavaş yavaş yoruma geçeyim o halde. Yüz Bin Krallık kitabı serinin ikinci kitabı olan Parçalanmış Krallık kitabı ile birlikte D&R'ın yaptığı 5 TL indirimden aldığım bir kitaptı. Dex Yayınları'ndan çıkan bu kitabı birkaç kişinin tavsiyesi üzerine satın almıştım. Her ne kadar kitaba beklentimi yüksek tutarak başlasam da kitabın yarısında bu beklentilerimiz boşa çıkacağını düşündüm ama çok şükür ki kitap ilk yarısındaki tempo ile bitmeyip güzel bir son yaparak benden son anda +1 puan daha almayı başardı.

Her neyse gelelim kitabın konusuna; Yüz yıllardır sadece üç yüce varlık vardır. Yani Göksel Üçlü. Aydınlık Tanrı olarak bilinen ve göklerin ve yerin tanrısı Itempas, Karanlık Tanrı olan ve değişimi kontrol eden Nahadoth ve en küçük olanları, varlığı ifade eden kız kardeşleri Enefa. Itempas her zaman düzeni kontrol etmiş ve hiçbir şeyin değişmesine izin vermeyen kuralcı bir tanrı olmuştur. En büyükleri olan Nahadoth ise kardeşinin aksine her zaman değişimden yana olmuştur. İşte bu yüzden de ikisi arasında her zaman bir rekabet var olmuştur. Enefa ise kendisinin varolması ile düzenin bozulduğunu düşünen ağabeyi Itempas tarafından her zaman hor görülmüştür.
Göksel Üçlü: Nahadoth, Enefa ve Itempas.
Bu dünyada doğan, Kuzey Topraklarındaki Darr kabilesinin reisi olan Yeine ise, annesi Göksaray'a çağrıldıktan sonra öldürülen bir kadının çocuğudur. Bu gizemli ölüme henüz alışamamış olan Yeine bir süre sonra Yüz Bin Krallığın ve evrenin yöneticisi büyükbabası Kral Dekarta tarafından hanedanın varisi olarak ilan edilir. Ama Yüz Bin Krallığı yönetmek ve kendisi gibi tahtın varisi olan iki kuzeni ile taht yarışına girmek sanıldığı kadar kolay değildir. Bu yarış esnasında Yeine saray içinde yaşanan entrikalarla, ölümlerle, sırlarla ve daha bir çok şeyle karşılaşacaktır ve bu tüm bunlar yaşanırken annesinin gizemli ölümünü araştırıp onu kimin öldürdüğünü bulmak zorundadır.

Kitabın ana teması spoilersız özetlenecek olursa bunlar yeterli olur sanırım. Gelelim benim kitap hakkındaki görüşlerime; dediğim gibi kitaba biraz fazla beklentiyle başladım sanırım. Bu yüzden de kitap ilk yarısına kadar yer yer beni sıktı ve ''bu muydu herkesin beğendiği kitap'' diye düşünmeme sebep oldu. Çünkü kitapta bir sayfada Yeine'nin annesi iyi bir kadın olarak anlatılırken başka bir sayfada kadından sanki kötü birisiymiş gibi bahsediliyordu. Yani ben böyle hissettim okurken. 

Bir de yazarın kitapta sanki daha önce anlattığı ve bizim bu anlattığı şeyler hakkında fikir sahibi olduğumuzu zannettiren ama aslında adını sanını duymadığımız mekanlar ve yan karakterler hakkında yazdığı bölümleri okurken biraz daha sinirlenmeye başladım kitaba karşı. Tabi bu sinirimin boşuna olduğunu kitabı bitirdiğimde fark ettim. Çünkü yazar benim gibi şaşkın kişileri düşünmüş olacak ki kitabın sonuna koskaca ''Terimler Sözlüğü'' eklemiş. Tabi ben bunu dediğim gibi kitabı bitirince fark ettim, o yüzden bu kısımda yazara değil kendime kızıyorum :D
Kitabın yarısını bitirene kadar hatta son 100 sayfaya kadar ''ben bu kitaba en fazla 3 veririm'' diyordum kendime. Ama işte tam da o anda ne olduysa oldu. Olaylar heyecanlanmaya ve soru işaretleri yavaş yavaş açıklanmaya başladı. Spoiler vermeyeceğim ama hele o son kısımlar gerçekten kitapta çıtayı yükseltti diyebilirim. Bu yüzden de kitap bende 4 puanı kapabildi. Bunun dışında ilk kitabın sonunun sanki tek bir kitabın sonu gibi bitmesi ve gelecek kitapta neler olacağına dair hiçbir tahminde bulunamamam beni biraz merakta bırakıyor diyebilirim sanırım. Ama serinin ikinci kitabı olan ''Parçalanmış Krallıklar''a hemen başlamayı düşünmüyorum. Araya bir-iki kitap sıkıştırırım muhtemelen.

Çok uzattığımın farkındayım, haftalardır yayın yapmamanın acısını çıkarıyorum sanırım. Anlatmam gereken her şeyi anlattığımı düşünüyorum ama bu postu yayınladıktan sonra ''keşke şundan da bahsetseydim'' dediğim kısımlar olacağını biliyorum. Neyse artık, şimdilik benden bu kadar. Arayı fazla uzatmadan tekrar buralarda olmaya çalışacağım. Yorumlarınızı esirgemeyin. Hoşçakalın. :)
Yeine

0 yorum:

Yorum Gönder

 

Subscribe to our Newsletter

Contact our Support

Email us: Support@templateism.com

Our Team Memebers